Yeni Bilgi ve Belgelerle BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ * Mehmet Selim Mardin 2021

 

Yeni Bilgi ve Belgelerle BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ 

Mehmet Selim Mardin

2021

***

Mehmet Selim Bey Kardeşimi gayretleri için tebrik ediyor, gözüme ilişen yerleri kendisinin ve ziyâretçilerimizin mütâlaalarına sunuyorum… B. Tunç

Sayfa

7             “1959”  / “1958” (bkz: s. 10)

7             “Kitabın [Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî’nin Tercüme-i Hâlinden Bir Hülâsadır, Müküslü Hamza, 1334 / O. D.] muhtevası … Tarihçe-i Hayat’a da aynen aktarılmıştır.” / Faydalanılmış olabilir ama “aynen” aktarılma söz konusu değil gibi. Burada daha fazla Abdurrahman Nursî’nin hazırladığı “Bedîüzzamân’ın Târihçe-i Hayâtı, 1335” ve “Târihçe-i Hayât’ın Zeyli, 1337-1339” esas alınmış görünüyor.

8             Bedîüzzamân’ın [Yeğeni tarafından kaleme alınan / O. D.] Târihçe-i Hayâtı’ndan bahsedilirken Harb-i Umûmî, esâreti, esâret dönüşü ve eserin Zeyline yer verilmesi iyi olurdu..

14 vd.     “20 senesinin geçtiği … Van hayatı” / 20 sene nasıl bulunmuş?. A.rahmân Nursî, Van’da 15 sene tedrîs ve aşâirin irşâdı içün aralarında seyâhatle imrâr-ı hayât etdi. (a.g.e., s. 29)” diyor. Bunu esas alsak, Son Van hayâtını da eklesek 16,5 sene bile olmuyor..

19           “Hasan Paşa’nın dâveti üzerine gittiği Van’da (1897)” / “Hasan Paşa’nın dâveti üzerine gittiği Van’da (1898)”1

20 vd.     Joseph Chamberlain / Çoğu kaynaklara göre hâdise 1892’de2, Taha Niyazi Karaca’ya göre 1894 sonlarında3 ve o hezeyanlar W. E. Gladstone’a âit.

21           Tâhir Paşa’nın 16 Kasım 1907 târihli arîzasının yazıldığı makāma dâir farklı görüşler de var:

 

Orhan DİNDAR:

Tahir Paşa’nın yazdığı “ma’ruz-u çâkerânemdir” diye başlayan arîzası, bilhassa Nur talebeleri ya da Nur’a dost olanlar tarafından (Badıllı, Akgündüz, Şahiner vd.) yapılan çalışma ve eserlerde, Sultan Abdülhamid’e hitâben yazılmış olarak takdim edilmektedir. Ancak herhangi bir makam zikredilmeksizin “ma’ruz-u çâkerânemdir” diye başlayan bir resmî yazının bir vâli tarafından doğrudan Padişah’a hitâben kaleme alınmış olması oldukça meşkukdur. Zîra Osmanlı’da resmi yazışmalarda kullanılan lakablar oldukça sıkı kurallara bağlanmış olup, “elkàb-ı resmiye” adı altında müstakil bir başlık altında tanzim edilmiştir. Kimin hangi makama hangi unvanla hitab edeceği çok detaylı ve tafsilatlı bir şekilde tâyin edilmiştir.[1] Bir vâlinin doğrudan padişaha hitâben böyle bir yazı yazması pek mâkûl gözükmemektedir. Bunun farkında olan bazı yazarlar da -Cilasun gibi[2]- hâliye tenkid etmektedirler. 1894-1908 yılları arasında Sultan II. Abdülhamid’in Mâbeyn Başkâtipliği vazifesini deruhte etmiş olan ve Sultan’ın en yakın ve en sâdık bendegânından olan Tahsin Paşa, hâtıralarında, mevzûmuza ışık tutan şu mâlûmâtı vermektedir: “Sadrazam ve nâzırlardan tutunuz, dâirelerin mümeyyiz ve kâtiblerine, mahalle muhtar ve imamlarına kadar herkesin Yıldız’da gelip ziyaret ettiği bir oda, tutunduğu bir el, istinad ettiği bir hâmi vardı. (…) Bu tarz-ı siyâset kendiliğinden son derece kuvvetli bir istihbarat şebekesi vücuda getirmişti. (…) Vilâyetlerde vâliler ve birçok memurlar bu şebekeye dâhildiler.” Yine Tahsin Paşa’nın aynı yerde verdiği bilgilere göre; devlet memurları, resmi yazışmalar dışında arz etmedikleri hususları Saray’daki hâmisi vasıtasıyla Hünkâr’a bildirmektedirler.[3] Bu bilgiler dikkate alındığında mezkûr yazının Tahir Paşa tarafından Mâbeyn’deki irtibatlı olduğu bir paşaya hitâben, Said Nursî’ye yardımcı olunması maksadıyla kaleme alınmış, günümüz tâbiriyle “hâmil-i kard yakınımdır” kabîlinden bir tavsiye mektubu olması daha akla yakın gözükmektedir. Bu tavsiye mektubunun Sultan II. Abdülhamid’e intikal ettirilip ettirilmediği hakkında ise şimdilik bir bilgi ya da belge sâhibi değiliz. Ancak şu kadar var ki, Bediüzzaman’ın bizzat kendisinin, “…rakipleriminin ifsâdâtıyla merhum Sultan Hamid’in emriyle tımarhaneye kadar sürüklendim.” [4] demesi ve nezârethânede Zaptiye Nâzırı Şefik Paşa tarafından kendisine Padişah’ın selâmıyla birlikte “ihsân-ı Şâhâne” verilmek istenmesinden, gelişmelerin Sultan Hamid’in bilgisi dâhilinde cereyân ettiği anlaşılmaktadır. 

[1]:  

*Mübahat S. Kütükoğlu, “Elkàb”, İslâm Ansiklopedisi, Diyânet İşleri Başkanlığı, c.11, s.51-56

*Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, “Elkab-ı Resmiye”, MEB yayınları, 1993, c. 1, s. 521-522

[2]:  Cilasun Emrah, Bediüzzaman Efsanesi ve Said Nursî Gerçeği, Patika Kitap, 2015, s. 142, Dipnot, 448

[3]:  Tahsin Paşa, Sultan Abdülhamid-Tahsin Paşa’nın Yıldız Hatıraları, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1999, s.38, 39

[4]:  Said Nursî, Şuâlar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2006, s. 303, 426

(6.8.2017, Orhan Dindar)  

 

Bu konuda değerli akademisyen Doç. Dr. Abdulhamit KIRMIZI’nın görüşlerini de kaydetmekte yarar olacaktır:

 

*”Değerli Hocam,

Bitlis Vâlisi Tâhir Paşa’nın 16 Kasım 1907 târihli Ma’rûz-i çâkerânemdir

şeklinde başlayan arîzasının muhâtabı Pâdişah olabilir mi?.. Kime yazılmıştır sizce? 

                               8.9.2017

                               Bilâl Tunç”

 

*”Selam Bilal Bey,

Bu klasik arzıhal formatıdır, padişaha da sadrazama da nazıra da yazılabilir, içindeki titülatürden kime olduğu anlaşılır. Vali bunu Mabeyn’e yazıyor, iki defa hz. hilafetpenahi, bir defa hz. padişahi, bir defa velinimet-i azam efendimiz geçiyor. Yani saraya yazılmıştır, ancak arz Mabeyn’e gönderilir, padişaha arz edilip edilmeyeceğine Mabeyn başkatibi karar verir. Sultan görmüş olabilir de olmayabilir de. Bu bugün de böyledir, özel kalem müdürü makam sahibini yormamak için gelen arzıhali ona göstermeden gereğini ilgili dairelere havale edebilir.

Belgenin arkasında not varsa, oradan ne işlem yapıldığı, kimin gördüğü anlaşılabilir. Belgenin arka sayfasının kopyası varsa onu da görmek isterim. Ayrıca bu belgenin devamı olan belgeler, yani hazretin tedavisiyle ilgili başka belgelerde padişahın iradesi var mı yok mu belli olur.

Selamlar,

                               Ahamit  9.9.2017”

 

22           “açılacak üniversiteye 30 lira maaşla rektör tayin edildiğini ..” / O yıllarda Batı menşe’li “üniversite” ve “rektör” tâbirleri henüz kullanılmamaktadır. Dârülfünûn veyâ Medrese olabilir… Müderris veyâ Hoca olabilir.. [Şefik Paşa’nın ifâdesiyle henüzMeclis-i Vükelâ’da derdeste-i tezekkür olan mutasavver bir dârülfünûna “rektör” tâyin edildiği nasıl düşünülmüş? / O. D.]

Muhâvere şöyle başlar:

“Zabtıyye Nâzırı:

‘ – Pâdişah sana selâm etmiş, bin guruş da maaş bağlamış. Sonra da yirmi–otuz lira yapacak’…”   

25 vd.     “Sultan Reşâd’ın tahta çıkışının ikinci yıldönümü münâsebetiyle düzenlenen törene katılan Bedîüzzamân, …” / Vukūu mümkün. Rivâyetler muhtelif, anlı şanlı kaynaklar da var.. Belge ibrâzı mümkün mü?..

26           “Medresenin temeli 1913 yılının yaz aylarında, …” /  “Medresenin temeli 1913 yılının güz aylarında (23 Ekim 1913), …”4

27           “Muhtemelen Eylül sonlarına kadar …” / Bedîüzzamân (23 Temmuz 1916) îtibâriyle Moskova üzerinden Kologrif esir kampına getirilmiş bulunmaktadır.5

27 v.d.    “Kosturma” / “Kostroma”

29           “Saîd Halîm Paşa, … yalısını …” / Vesîka?…

31           “Said Nursî, bir beyannâme yayımlayarak … (19 Ocak 1923)…” / Beyannâmeden evvel M. Kemâl ve bâzı erkâna yazdığı ayni mahiyyetde 23 Kasım 1922 târihli mektub var..! Münâkaşa (25 Kasım 1922) da bu mektup dolayısıyle!..6

32           “ikiyüz milletvekilinden 163’ünün imzâsıyle kanunlaştı.” / “ikiyüz milletvekilinden 163’ünün imzâsıyle kānun teklifi verildi”

33           “1923 yılının Mayıs başlarında Van’a gitti.” / 1923 yılının Nisan sonlarında Ankara’dan ayrıldı. Gebze Üzerinden İstanbul’a döndü. 1924 Temmuz sonlarına doğru İstanbul’dan ayrıldı.. 6 Eylül 1924’de Van’dadır..7

37           “Said Nursi’ye 11 ay hapisle birlikte Kastamonu’da mecbûri ikamet, …” / “Kastamonu’ya sürgün kararnâmesi Eskişehir Mahkemesinden evvel hazırlanmıştır (25 Nisan 1935).8

53           Suad Ünlükul’un foğrafındaki târihleri yanlış.

69 vd.     “17 yaşında …” / “16 yaşında”

Abdurrahman Nursî’nin hazırladığı Bedîüzzamân’ın Târihçe-i Hayâtında, “Molla Sa‘îd, Bitlis’de iken 16-17 yaşlarında olub, … (s. 26)” ibâresi bulunmaktadır..

99           “3 Temmuz 1922 Perşembe günü Kurban Bayramı arefesinde …” / 1922 yılı Kurban Bayramı arefesi 3 Ağustos 1922 Perşenbe’dir. Üstâd’ın Ankara’ya gelişi 7 Kasım 1922 olduğuna göre bu hâdise olduysa muhtemelen İstanbul’da veyâ başka bir yerde ve başka bir zamanda olmuş olabilir..

101         “gelmiştim” / “gelmişim” daha uygun..

109         “18 yaşındaydı” / “16-17 yaşındaydı” (a.g.e., s.26).

109         “elini öper” / A. Nursînin kaleme aldığı Târihçede, “İçeri girdiği vakit vâli kıyâm eder ve kendilerine doğru gelir. Kendisi tutacak zannıyle rovelvere el atar. Hâlbuki vâli elini öpmek istiyordu. (Bkz: s. 25)” şeklinde. El öpme gerçekleşmemiş olabilir mi?…

113 vd.   “1897 yılında Bitlis’den Van’a geldiği zaman …” / Vana gelişi 1898 olma ihtimâli daha kuvvetli..9

123         “âşire (saniyenin onda biri)” / Burada mevzubahis olan zaman ölçüsü olduğuna göre farklı bir durum var.. “âşire”; “sâniyenin ondabiri” değil, “tâsianın altmıştabiri”!..

Dakîkanın 60’da 1’i sâniye, saniyenin 60’da 1’i sâlise, sâlisenin 60’da 1’i râbia,…, tâsia’nın 60’da 1’i âşire!…10

125         “Nutuk … 1910” / “Nutuk… 9 Ekim 1908–22 Ocak 1909 arası”11

125         “Misbah gazetesinde yayımlanan ilk yazısı…” / İlk yazısı “Rehber-i Vatan”da yayınlanmıştır.12

131         “Tanin …” / “Mîzân”

132-36   İddiâlı bir tablo ama ciddî eksikler ve yanlışlar var!..13

155         “Bedîüzzamân’ın Horhor medresesi talebelerinden …” / Vesîka? [İstanbul’daki tahsilini 1901’de tamamlayan Cevdet Bey’in Mülkiye’den mezun olur olmaz babası Tâhir Paşa’nın yanına Van’a geldiği farz edilse, 1903’de resmen Van Vilâyetinde memuriyete başladığı dikkate alındığında, belki ilk Van’a geldiği ve henüz memuriyete başlamadığı sırada Bedîüzzamanla tanışarak sohbetlerine iştirak ettiği düşünülebilir. Horhor Medresesi’nde kendisine talebe olduğu –ki her ikisi de aynı yaşlardadır- fazla iddialı mesnedsiz bir ifâde gibi.. / O. D.]

155         “doğma büyüme Vanlı …” / Ali Çankaya tarafından kaleme alınan “Yeni Mülkiye Târîhi ve Mülkiyeliler” adlı esere göre Mehmed Tâhir Paşanın ilk eşi Hatice Hanım’dan olan oğlu Ali Cevdet Bey 1878 İşkodra doğumludur.14

157         “Van vâlisi Cevdet Paşa ile birlikte (14 Kasım 1915’de) Bitlis’e giderek …” / 14 Kasım 1915 târîhinin kaynağı, belgesi?…  

159         “(4 Mart 1915)” / “(3 Mart 1916)”15

170         D. Hikmet’den hemen Van’a atlanmış… ?

179         “Üç gün…” / “35 sâat ..” (Bedîüzzamân’ın T. Hayâtı 1335, s. 38)

179         “Bitlis alay kumandanı unvanı ile …” / Bu unvânın kaynağı?.. Kāimmakām, Fahrî kāimmakām, Kürd gönüllü alay kumandanı, … tamam da …?

180         “Kostroma eyâleti onun Rusya’da 2,5 sene kalacağı bölge..” / Nasıl olur? Esir düştüğünden İstanbul’a dönünceye kadar geçen sürenin tamâmı zâten 2 sene 3,5 ay..

181         “Phoshekhonye kampı … Bediüzzaman bu bölgeyi şöyle tarif …” / Üstâd’ın Bahsettiği yerin burası olması çok zayıf ihtimâl!.. 23 Temmuz 1916’dan îtibâren 5 ay kadar Kologrif’de, 4 Aralık 1916’dan yılsonuna kadar en fazla 1 ay Phoshekhonye’de kaldığı ve kuzey kutbu dâiresine biraz daha yakın olması dikkate alınırsa bu yerin Kologrif olması daha uygun..

187         “Müttefikler” / “Mü’telifler” olabilir mi? Müttefikler bizim bulunduğumuz taraf..

188         “18 Ağustos 1918” / “4 Ağustos 1918”16

201         “Devlet-i Âliye” / “Devlet-i Aliyye”

210         “ateşe” / “ataşe”

213         “1910” / “1908-9”17

233         “Nursi” / Münderecâtda “Nursî” ise de şiirin altında “Abdurrahmân Nursî”.. (Bkz: s. 235)

237         “1923 yılının Temmuz ayında Ankara’dan ayrılarak Van’a gider …” / “1923 yılının Nisan ayı sonlarında Ankara’dan ayrılarak İstanbul’a gider.. Bilâhare 1924 Temmuz sonları İstanbul’dan ayrılır. 6 Eylül 1924 günü Van’a varır.”18

253         “1913 yılında Van’a döndü.” / “1912 yılında Van’a …”19

284             “ilk eser olan Onuncu Söz …” / Onuncu Söz Barla’da yazılan ilk eser değil..20

 

 

 

Not: Bilgi ve belge destekleri için Orhan Dindar (O. D.) Beye kalbî şükranlar.. / B. Tunç

 

DİPNOTLAR:

1 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-i-1878-1908/

2 https://www.risaleajans.com/nur-alemi/bediuzzaman-ve-seyid-kutubun-gladstonea-cevaplari

3 Taha Niyazi Karaca, Büyük Oyun, s. 302, TİMAŞ Yayınları, 2011

4 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-ii-1908-1916/

5 http://risaletashih.org/bediuzzamanin-rus-esareti/

6 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-v-1922-1923/

7 a.g.b.

8 https://www.risaleajans.com/nur-alemi/mustafa-kemal-said-nursiyi-surgune-gonderdi

9 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-i-1878-1908/

10 a.g.b.

11 http://risaletashih.org/bediuzzamanin-eski-donem-eserleri/

12 http://risaletashih.org/makalat/

13a.g.b.

14 https://dergipark.org.tr/tr/pub/egetid/issue/5035/68578 (S.88, D. Not: 16)

15 http://risaletashih.org/bediuzzamanin-rus-esareti/

16 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-iv-1918-1922/

17 http://risaletashih.org/bediuzzamanin-eski-donem-eserleri/

18 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-v-1922-1923/

19 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-ii-1908-1916/

20 http://risaletashih.org/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-vi-1926-1960/

 

 

Bir yanıt yazın