DÂR-ÜL HİKMET-İL İSLÂMİYE

 

Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye –İkinci Baskı-                                                                                                                       

Sâdık Albayrak,  Yeni Asya Yayınları, Şubat 1973 1

 

7:            Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye 12 Ağustos 1334 (25 Ağustos 1918) 2  târîhinde V. Mehmed Reşâd ve Şeyhü’l-İslâm Mûsâ Kâzım Efendi’nin zamânında kurulmuştur. 3

                *Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye, 25 Şubat 1334 (25 Şubat 1918) târîhinde V. Mehmed Reşâd ve Şeyhü’l-İslâm Mûsâ Kâzım Efendi’nin zamânında kurulmuştur. Resm-i küşâdı, 12 Ağustos 1334 (12 Ağustos 1918) târîhinde VI. Mehmed Vahîdüddin zamânında  Şeyhü’l-İslâm Mûsâ Kâzım Efendi tarafından yapılmıştır. 4

8:            21 Kânûnisânî 1334 (3 Şubat 1918)

                 *21 Kânûnisânî 1334 (21 Ocak 1918)

80:          Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye 12 Ağustos 1334 (25 Ağustos 1918)de Pazartesi günü açılmış …

                *Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyye 12 Ağustos 1334 (12 Ağustos 1918)’de Pazartesi günü açılmış …(Bknz: Belge, s. 193) 

93:          Dârülhikmetil-İslâmiyye’nin 5 Teşrînisânî 1338 târîhinden (18 Kasım 1922) îtibâren çalışmalarına son verdiği Meşîhât Makāmı Kütüphânesindeki karar defterinden anlaşılmaktadır. Bu deftere göre … teşkîlât a’zâlarının yaptığı en son toplantı 21 Teşrînievvel 1338 (4 Kasım 1922) târîhindedir.

                *Dârülhikmetil-İslâmiyye’nin 5 Teşrînisânî 1338 târîhinden (5 Kasım 1922) îtibâren çalışmalarına son verdiği Meşîhât Makāmı Kütüphânesindeki karar defterinden anlaşılmaktadır. Bu deftere göre … teşkîlât a’zâlarının yaptığı en son toplantı 21 Teşrînievvel 1338 (21 Ekim1922) târîhindedir.

162:         15 Recep 1344 (1928)  

                *15 Recep 1344 (29 Ocak 1926) 5

167:         18 Nîsan 1920 

                 *5 Nisan 1920 
174:          22 Kânûnisânî 1336 (3 Şubat 1920)

                 *22 Kânûnisânî 1336 (22 Ocak 1920)

174:          (1878)  

                 *(1873) / M. Âkif Biyografileri 
185:          teşkilinden

                 *teşekkülünden / Belge aslı (s.214-15)

187:          İstanbul’a gelişinde doldurduğu

                 *Dârü’l-Hikmet’te iken doldurulan / Vatan’a Avdet Belgesine göre (Büyük Târihçe-i Hayât), İstanbul’a gelişi, 18 Hazîran 1334-1918. Adı geçen belgenin târîhi, 26 Eylûl 1337– 1921.     

187:          9 Ekim 1921 

                 *26 Eylül 1921

189:          İdâre-i Seniyye

                 *İrâde-i Seniyye

 

B e l g e l e r :

[193]:      Mektub-î Meşîhat

                 *Mektûbî-i Meşîhat

[194]:     bilekser

                *bil-ekseriyye

[212-213]:

 

 

Dosyası

4480

Mâliyye Nezâreti

Evrâk-ı Nakdiyye ve Levâzım

Müdîriyyeti 6

Şûrâ-yı Devletin Gayrı Devâirden Mesâlih-i Şahsiyyeye Dâir Verilen Mazbatalara Mahsus Varakadır

Kıymeti Beş Guruşdur

Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye Tezkiresidir

İsim ve şöhreti: Bedîüzzaman Sa‘îd Efendi
Pederi ismiyle mahall-i ikàmeti: Müteveffâ Mirzâ Efendi
Vâlidesi ismi: Müteveffiye Nûriye Hânım
Târih ve mahall-i velâdeti: 1295 (bin ikiyüzdoksanbeş) ve 1293 (bin ikiyüzdoksanüçHîzân kazâsı, Nevrûz7 karyesi
Milleti: Müslim
San’at ve sıfat bir intihâbe selâhiyeti: Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyye a’zâsından
Müteehhil ve zevcesi olup olmadığı: Mücerred.
Derecât ve sunûf-ı askeriyyesi: –

Eşkâli 
Boy: Orta
Göz: Elâ
Sîmâ: Buğday
Alâmet-i fârika-i sâbite: Tam

Sicill-i Nüfûsa Kayd Olunan Mahalli 

Vilâyeti: İstanbul
Kazâsı: Beyoğlu, Rum-ili, Boğaziçi
Mahalle ve Karyesi: Sarıyâr
Sokağı: Fıstıklı Bağlar
Mesken Numarası: 8/18
Nev’-i Mesken: Hâne
Esas kaydı: Yabancı. Bitlis vilâyeti, Hizan kazâsı, Nevrûz8 karyesi

Bâlâda isim ve şöhreti, hâl ve sıfatı muharrer olan Bedîüzzaman Sa‘îd Efendi,
Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye tebâiyetini hâiz olub ol sûretle
cerîde-i nüfûsda mukayyed olduğunu müş’ir işbu tezkere i’tâ kılındı.

26 Eylül 1337 [26 Eylül 1921]

Nezâret-i Umûr-i Dâhiliyye  Yeniköy Nüfus Me’murluğu  (…)

[214-217]: 

                Kaleme / 17 Teşrînievvel sene 337 9

Dosyası  

4480

Mâliyye Nezâreti

  Evrâk-ı Nakdiyye ve Levâzım

       Müdîriyyeti 10

Me’mûrîn ve Ketebe ve Müstahdemîn-i Devlet-i Aliyye’nin

Tercüme-i Hâllerinin Tahrîrine11 Mahsus Varakadır  12

Kıymeti On Guruşdur

Suâl: 1) Tercüme-i hâl sâhibinin isim ve mahlası ve şöhret ve lakabı, bir sülâle-i ma’rûfeye mensub ise keyfiyet-i nisbeti, mezhebi, ecnebi ise tâbiiyyeti, pederinin isim ve meslek ve şöhreti?

Cevâb: 1) İsmim Sa‘îd, şöhretim Bedîüzzaman, pederimin ismi Mirzâ’dır. Bir sülâle-i ma’rûfeye nisbetim yoktur. Mezhebim Şafi‘îdir. Devlet-i Aliyyeyi Osmâniye tâbiiyyetindeyim.

Suâl: 2) Târih ve mahall-i veladeti?

Cevâb: 2) Târih-i velâdetim 1293’tür. Mahall-i velâdetim; Bitlis vilâyeti dâhilinde Hîzan kazâsı mülhakātından, İspârit nâhiyesinin Nurs Karyesidir.

Suâl: 3) Memâlik-i Osmâniyye ve ecnebiyyenin resmî ve husûsî hangi mekteb ve medreselerinde, yâhud muallim-i mahsusdan hangi ilim ve fen ve san’at ve lisânları ne dereceye kadar tahsîl eylediği, şehâdetnâme ve tasdiknâme ve icâzetnâme alıp almadığı, almış ise târihleri. Hangi lisanlarla kitâbet yâhud yalnız tekellüm ettiği, tab‘ ve neşrolunmuş eser ve te’lîfi var ise neye dâir olup ne zaman ve nerede tab‘ ve neşrolduğu, ihtirâât-i fenniyye ve husûsât-ı sâireye dâir bir imtiyaz ve ruhsatı hâiz ise mâhiyeti, bir me’mûriyete âid intihâbnâme veyâ ehliyetnâmesi varsa o me’mûriyetin kaçıncı sınıfı için hangi mahalden ne târihte verildiği?

Cevâb: 3) Bidâyet-i tahsîlimde mezkûr İspârit nâhiyesinde birâderim nezdinde mebâdî-i ulûmu iki sene kadar okudum. Sonra Erzurum’a tâbi‘ Bâyezid kasabasında Şeyh Muhammed Celâlî hazretlerinin halka-i tedrîsinde tederrüsü mu‘tâd olan dürûsu bi’l-ikmâl itmâm-ı nüsah eyledim. Sonra Van’da tedrîsime başladım. Onbeş sene kadar funûn-i şettâya âid tedrîsât ile iştigâl eyeldim. Harb-ı hâzırın i‘lânı üzere gönüllü olarak alay kumandanı nâmıyla harbe iştirâk eyledim. Bitlis’te Ruslara esir düştüm. Esâretten firar ederek İstanbul’a geldim. Bidâyete-i teşekkülünden beri Dâr-ül Hikmet-il İslâmiyye’de a‘zâ olarak bulunuyorum. Müşarün ileyh Muhammed Celalî Efendi hazretlerinden almış olduğum icâzetnâmeyi zamân-ı esâretimde zâyi‘ eyledim. Onyedi aded te’lifâtım vardır. 1’inci Arabiyyü’l-ibâre olarak te’lif-gerdem olan (İşârât-ül İ’câz) nâm tefsîr-i şerîf ve mantıkta Ta‘lîkāt ve Kızıl İ’câz nâm risâlelerle (El Hutbet-üş Şamiyye) nâm risâle-i Arabî, Nokta, Şuâât, Sünûhât, Münâzarât, Muhâkemât, Tulûât, Lemaât, Rumûz, İşârât, Hutuvât-ı Sitte, İki Musîbetin Şehâdetnâmesi ve Hakîkat Çekirdeği gibi diğer te’lîfâtım Türkiyy’ül-ibâredir. Te’lîfâtımın ekserisi irşâd-ı Müslimîn ve îkāz-ı gāfilin için yazılmış münebbihâttandır. Türk ve Kürd lisânıyla tekellüm ettiğim gibi Arabî ve Fârisî lisânlarıyla yazar ve okurum.

Te’lifâtımdan Rumûz, İşârât, Hutuvât-ı Sitte, İki Musîbetin Şehâdetnâmesi, El Hutbet-üş Şâmiyye, Münâzarât, Muhâkemât ve Ta‘lîkāt‘ın nüshaları kalmamıştır. İhtirâât-ı fenniyye ve husûsât-ı sâireye dâir bir imtiyâz ve ruhsatı hâiz değilim.

Suâl: 4) Evvelce hizmet-i devlete dâhil olup da henüz tercüme-i hâl varakası vermemiş olanların muvazzaf veyâ mülâzim olarak ne târihte ve nerede dâhil olduğu ve sırasıyla nasıl me’mûriyetlere hangi târihlerde ta‘yin olunup ne mikdar maâş veyâ ücret ve âidat aldığı, her me’mûriyette ne zaman îfa-yı vazîfeye ve istifâ-yı maâşa mübâşeret edip o maâşı ne vakte kadar ahzeylediği, arada ma‘zûl kalmış ise müddeti ve ma‘zûliyet maâşı almış ise miktarı, me’mûriyet ve ma‘zûliyetinde muhassasâtınca dâimî ve muvakkat zamâyim ve tenzîlât olup olmadığı, ne rütbe ve nişan ve madalyaları hangi târihlerde ihraz eylediği, ecnebî nişan ve madalyaları varsa ne sebeble ve ne zaman verildiği, hidemât-ı gayr-ı resmiyyede bulunmuş ve me’mûriyet-i mahsûsa ile bir tarafa i’zam kılınmış ise keyfiyeti?

Cevâb: 4) Gönüllü ve bir hizmet-i müftehire olarak harb-i umûmî i‘lânı esnâsında evvelâ alay müftüsü nâmıyla ordu-yı humâyûna dâhil olup sâniyen alay kumandanı vazîfesini îfâ etmekde iken Bitlis’de Ruslara esir düştüm. Bu hizmetlerim hep fahrî idi. Yalnız esâretten avdetimde İstanbul’a geldiğimde Harbiye Nezâreti ikrâmiye olarak bana üç ay ellişer liradan yüzelli lira verdi. Bir adet harb madalyası vardır. Başka rütbe ve nişânım yoktur. Ecnebi nişân ve madalyam yoktur. 26/Şevval/1336  târihli irâde-i seniyye ile ve beş bin kuruş maâşla Dâr-ül Hikmet-il İslâmiyye a‘zâlığına ta‘yin ve 18/Zilka‘de/1336 târihli İrâde-i Seniyye mûcibince (mahrec) pâyesiyle taltif olundum.

Suâl: 5) Bulunduğu me’mûriyetlerden infisâli vukû‘bulmuş ise esbâb-ı hakîkiyyesi ve bil’âhare cevâz-ı istihdam karaârı alıp almadığı, gerek bunlardan ve gerek vazîfe-i me’mûresine taalluk etmiyen ahvâlden dolayı taht-ı muhâkemeye alınmış ise netîcede ne hüküm sâdır olduğu ve cezâ görüp görmediği?

Cevâb: 5) Şimdiye kadar hiçbir veçhile taht-ı muhâkemeye alınmadım. 13 Diğer suâllere cevâbdan vâresteyim.

17/Teşrin-i evvel/1337 [17 Ekim 1921]
Dâr-ül Hikmet-il İslâmiyye A‘zâsından
Bedîüzzaman Sa‘îd

 

[215]:      İşaret   

                 *İşârât     

[216]:     26/Şevvâl/1334 / 6 biraz silik ve 4’e benzer şekilde yazıldığı için yanlış okunmuş olmalı. 

                 *26/Şevvâl/1336

[217]:     13 Eylûl

                *23 Eylûl

[219]:      27/Zilka’de/1326 ve 24 Ağustos/1324 

                 *17/Zilka’de/1336 ve 24 Ağustos/1334
[219]:      18/Zilka’de/1326 ve 25 Ağustos/1324 

                 *18/Zilka’de/1336 ve 25 Ağustos/1334

 

Bilâl TUNÇ

 

DİPNOTLAR:

 1: 1973 baskısında tesbit edilen sehivler sonraki baskılarda tashih edilmiş olabilir..

2:  Osmanlı’da 1 Mart 1917’den 1925 sonuna kadar resmiyette Gregorien esaslı Rûmî takvim kullanılmıştır. Rûmî Gregorien ile, Mîlâdî takvim arasında ay ve gün farkı bulunmamaktadır (Bkz: http://risaletashih.org/takvimler-ve-tarih-cevirme-ile-ilgili-kisa-bir-hatirlatma/). Kitapda bu durum dikkate alınmadığı için muhteviyâtındaki Mîlâdî târihlerin gözden geçirilmesi gerekmektedir! Bâzı Hicrî târih çevirmelerinde de sehivler var.. 

3:  Yanlışlar birbirine karışmış!:

   1) 12 Ağustos 1334 (12 Ağustos 1918), “açılış” merâsiminin yapıldığı târih, “kuruluş” değil (s. 80).
2) “açılış” târîhinde tahtda “V. Mehmed Reşâd” değil, “VI. Mehmed Vahîdüddin” bulunmaktadır. (Sultan Reşâd’ın vefâtı: 3 Temmuz 1334-1918).
3) Gerçekten D. Hikmet’in “kuruluş”u kastediliyorsa, bu def’a da, “12 Ağustos 1334-1918” târihi yanlış oluyor. (Kuruluş mevzûâtının tamamlanması, 25 Şubat 1334-1918 ) / s.75.

4: Sadık Albayrak; Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyye TDV İslâm Ansiklopedisi, 1993, cilt: 8,  sayfa: 506-507.

5:

*İ. Takvim; Tarih Çevirme Kılavuzu. http://www.i-takvim.com/takvimler/hicri_takvim_cevir.php (Erişim Târîhi: 18.01.2019).

*DİB; Hicrî-Mîlâdî Karşılıkları. http://www2.diyanet.gov.tr/DinHizmetleriGenelMudurlugu/Sayfalar/13381347.aspx  (Erişim Târîhi: 18.01.2019).

*TTK; Târih Çevirme Kılavuzu. http://www.ttk.gov.tr/genel/tarih-cevirme-kilavuzu/ (Erişim Târîhi: 18.01.2019).

 

6: Sol üstteki dâire içi.

7: “Nurs” yerine “Nevrûz” yazılmış. Kâtip hatâsı olmalı… 

8: Yine “Nevrûz”..

9: Sol üstteki yazı.

10: Sağ üstteki dâire.

11: “TAHRÎR”;

*Sadık Albayrak; Son Devrin İslâm Akademisi Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye –İkinci Baskı-, Yeni Asya Yayınları, 1973, s.215.  

*Necmeddin Şahiner; Bilinmeyen Taraflarıyla Bedîüzzaman Said Nursî, Nesil Yayınları-2006, s.203.

*Risale-i Nur Enstitüsü, Bediüzzaman Hangi Tarihte Doğdu?, Köprü – Bedîüzzaman Özel Sayısı, Bahar 2000, 70. sayı.

* Ahmed Akgündüz, Prof. Dr.; Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzamân Saîd Nursî ve İlmî Şahsiyeti – İkinci Kitap, 2014, s.76.

*vs., vs…de “TAHLÎL” olarak okunmuş.. Dahâ doğrusu S. Albayrak nasılsa yanlış okumuş veyâ baskı hatâsı olmuş, diğerleri aynen kopyalamışlar!.. Hani Üstâd,  “mihehenge vurmadan almayın” demiş yâ!..  Öyle yapmışlar (!)..

Dile kolay, yanlış okuma 40 seneyi çoktan geçmiş!..

Kimi bilmem kaç dil biliyor, kimi enstitü, kiminin kitabı yarım dalyadan fazla basmış, kimi Prof!.. Fakîr için hava hoş.. Basılı bir broşürümüz bile yok.. Elifi görsek mertek sanmasak ta yarı ümmî sayılırız üstadlarımıza göre.. Yaş da çoktan 70’i geçmiş!.. Ya‘nî, mâzeretimiz çok(!)..

İyi de dostlar, okuyucu olarak bizlerin hiç mi kabâhati yok?..  Mihenk taşımızı mı kullanmadık aşınmasın diye?.. Murâkabe vazîfemizi mi yapmadık?..  Asıl suçlu biz olmayalım!?.. Pazardan soğan, patates alırken gösterdiğimiz îtinâyı okuma-yazmalarda göstermiyor muyuz yoksa?..  Ne dersiniz?.. 

12: Okuma farklılığı tek kelimeden ibâret de değil..  Atlamalar da var bâzılarında.. Merak edenler, belge aslıyla çevirileri karşılaştırırlarsa farkı görebilirler.   

13: Dîvân-ı Harb-i Örfî mahkemesi yok sayılmış!.. 

 

 

 

 

 

                                                                      

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın