BEDÎÜZZAMÂN ve KÜRDİSTAN TEÂLÎ CEM’İYYETİ (KTC)

 

 

BEDÎÜZZAMÂN ve KÜRDİSTAN TEÂLÎ CEM’İYYETİ (KTC)

Birinci Cihan Harbi mağlûbiyeti sonrası Mondros Mütârekesi şartlarında kurulan (1918-1919) bu cem’iyyetle Bedîüzzamân’ın alâkası var mıdır?:

Tuhâf ama Bedîüzzamân’a mensûbiyeti bulunmayan tarafsız araştırmacıların tesbitleri dahâ objektif, dahâ mûtedil, dahâ ilmî görünüyor!.

Vesîkalara göre Bedîüzzamân KTC kurucu a’zâlarındandır.. Faâliyetlerine, toplantılarına katılmış ve fakat aslâ ayrılıkçı olmamış; Amerika’nın Kürdistan’ın büyük bir kısmını içine alan bir Ermenistan teşkili karârına, Şerif Paşa/Bogos Nubar i’tilâfı ve Seyyid Abdülkādir ve bâzı üyelerin İngiliz himâyesinde bir Kürd devleti taleplerine şiddetle karşı çıkmıştır..:

1)Dönemin resmi kayıtları KTC’nin kuruluş amacını; “Kürdistan sekenesinin hukuk-i meşrûasının muhâfaza ve maârif ve iktisâdiyyât ve ictimâiyyâtının teâlî ve inkişâfına hâdim olmak maksadiyle”91 diye vermektedir. KTC nizamnamesinin 1.maddesinde: “Kürdlerin menâfi-i umûmiyyesinin te’mîn ve teshil-i inkişâfı maksadiyle…”92; ikinci maddesinde ise: “Cemiyet maksadına vüsûl için, her lisânda yevmî ve mevkût gazete, risâle ve kitâblar neşr ve mütalâahaneler, mektebler ve matbaalar te’sîs edecek ve gece dersleri, konferanslar verecek ve münâsib yerlere hey’et-i irşâdiyyeler gönderecek ve her nev’î müessesât-ı hayriyye ve ictimâiyye vücûda getirecektir.”93 denilmek suretiyle Kürtlerin genel çıkarlarına hizmet edecek yöntemin ve araçların ne olduğuna yer vermektedir. (Kürdistan Teâlî Cemiyeti: Kuruluş, Amaç ve Faaliyetler –Doktora Tezi- ; Bilal Altan, 2017, s.73-74)  

2)(…) KTC’nin kuruluş tarihine açıklık getirmeye çalışan anlatımlardan şu sonuca ulaşmak mümkündür: KTC, Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru ya da Mütâreke’nin imzası sürecinde illegal olarak kurulmuştur. Diğer bir deyişle KTC kuruluş bildirisini Dâhiliyye Nezâreti’ne verdiği 17 Aralık 1918’e kadar henüz yasal bir statü kazanmamıştır. Yasal statü kazanması, Dâhiliyye Nezâreti’nce 19 Şubat 1919 tarih ve 74 sayılı karara binaen Cemiyetin kuruluşuna onay verilmesiyle gerçekleştiği söylenebilir. (Bilal Altan, a.g.e., s.59)

3)“Kürdistan Teâlî Cem’iyyeti A’zâ-y-ı Müessisesi ” listesi 3. sırada Bedîüzzamân vardır: Molla sa’îd Efendi “Bedîüzzamân” (Ahmed Akgündüz, Prof. Dr.; Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzamân Saîd Nursî ve İlmî Şahsiyeti – İkinci Kitap, 2014, s.189)

4)“Hatırlanacağı üzere KTC, kuruluş dilekçesini 17 Aralık 1918’de resmi makamlara vermişti. (Bilal Altan, a.g.e., s.189)

“… KTC’nin kuruluşu ile yayınsal faaliyetleri paralellik arz etmiştir. Kasım 1918’de Jîn, Aralık 1918’de Serbestî” (Bilal Altan, a.g.e., s. 191-192)

“Kürdistan meşhur ulemasından atfedilen Said-i Kürdî’nin “İşarât’ül-Îcâz fi Mezann’il-Îcâz” tefsiri, Kemal Fevzi’nin “Elem Çiçekleri” şiir kitabı basılan eserler arasındadır.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 196)

5)Seyyid Abdülkadir; Emin Ali Bedirhan’ın da imzasını taşıyan 30 Ocak 1919 tarihli telgrafta, amaçlarının Kürdistan coğrafyası kastedilerek vatanlarının tealisi olduğunu; Diyarbekir’deki sorgulaması esnasında ise Mondros Mütârekesi sonrası vilâyât-ı şarkıyyede bir Ermeni devleti kurulması teşebbüsleri karşısında bölgenin Kürt coğrafyası olmasını gerekçe göstererek böyle bir devletin teşkiline engel olmak amacıyla KTC’nin vücut bulduğunu söylemektedir.” (Bilal Altan, a.g.e., s.74)

6)“İngiliz yanlısı tutum, İstanbul’da bulunan İngiliz siyasi  temsilcileri ile yoğun görüşmelere olanak sağlamıştır. KTC adına Seyyid Abdülkadir başkanlığında Emin Ali Bedirhan, Molla Said, Kürd Mustafa Paşa, Yamulkizâde Abdülazîz, Seyyid Abdullah, Bedirhanzâde Halil Bey, Molla Ali Rıza, Muhammed Emin’in olduğu bir kurul, daha 1919 Ocak ayı başında, Ryan’ı ziyaret ederek Kürt sorununu ve soruna ilişkin taleplerini iletmişlerdir. Görüşmenin detayları Calthorpe tarafından 5 Ocak 1919’da Dâhiliyye Nâzırı Arthur J. Balfour’a gönderilmiştir.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 166)

7)Molla Said Bedüzzaman, “KTC dışında Kürd Teavün ve Terakki, Cemiyet-i Müderrisin’in de [Teâlî İslâm Cemiyeti] kurucuları arasındadır.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 304)

8)“19 Şubat 1919’da kurulan Cemiyet-i Müderrisin’in kurucuları arasında Said-i Kürdî de bulunmaktadır. Padişah ve halife yanlısı olan Cemiyet-i Müderrisin, 26 Eylül 1919’da yayınladığı bildirisinde; Anadolu Hareketi’ni hedef alarak teşebbüslerini eşkıyalık olarak değerlendirmekte, delilik ve cinayetleri yüzünden memleketin varlığının tehlikeye girdiğini ve bu gibi aldatma hareketlerine karşı irşat görevi üstlenebileceklerini belirtmektedir. Ancak Said-i Kürdî’nin Anadolu Hareketi’ne karşı yaklaşımı ılımlıdır. Cemiyet-i Müderrisin’in kurucuları arasında yer alması, üyesi olduğu cemiyetin tüm kararlarını benimsediği anlamına gelmemektedir.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 147)

9)“İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Şûrâ-yı Devlet azası olan Said Molla’nın teşebbüsleri doğrultusunda 20 Mayıs 1919’da, Cemiyet beyannamesi Dâhiliyye Nezâreti’ne verilmek suretiyle resmen kurulmuştur.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 146)

10)“Kadri Cemil Paşa, 4 Ağustos [1919] tarihli görüşmede Seyyid Abdülkadir ve Babanzâde Şükrü dışında Emin Ali Bedirhan ve Said-i Kürdî’nin de bulunduğunu aktarmaktadır. Kadri Cemil Paşa’ya göre KTC heyeti; görüşmede harita üzerinde Kürdistan sınırını belirterek, denizlerde bir çıkışlarının bulunması zorunluluğunu anlatınca Amerikan komiseri, Kürdistan’ın büyük bir kısmını içine alan bir Ermenistan teşkiline karar verildiğini söylemiştir. Buna karşılık Said-i Kürdî: “Kürdistan eğer deniz sahilinde olsaydı diritnavutlarınızla belki bu kararı tatbîk edebilirdiniz. Fakat Kürdistan dağlarına diritnavutlarınız çıkamaz. Bu kararınız da tatbîk edilemez.” demiştir.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 174)

11)“… KTC’nin 3 Ekim 1919 tarihli olağanüstü toplantısı, Cemiyet üyeleri arasında görüş farklılığına da tanıklık etmiştir. Seyyid Abdülkadir’in nutkunun hitamında Şerif Paşa’dan gelen ve meali; “Olmaya ki Türklerle birleşmeyesiniz. Ben burada Kürdlerin ayrılmasını te’mîn ettim.” tarzındaki mektubunun okunması üzerine kürsüye çıkan Said-i Kürdî, Seyyid Abdülkadir’i ve kendisiyle hemfikir olanları kınamıştır. Ayrıca İttihatçılar iktidara gelmesin diye memleketin İngilizlere teslim edilmesini isteyenlere sert çıkmıştır.” (Bilal Altan, a.g.e., s.219) [“Seyyid Abdülkadir’in İttihatçıları iktidarda görmektense İngiliz işgalini evlâ bulması karşısında Said-i Kürdî’nin açıklamayı kınamasını içeren belge” için bkz: (Bilal Altan, a.g.e., s. 351)]

3 Ekim 1919 târihli toplantı ile ilgili Belgenin yeniyazı çevirisi:

“Dünkü Cum’a günü Kürd Cem’iyyeti Kürd Klubünde fevkal’âde ictimâ’ akd etmiştir. Bunda A’yândan Seyyid Abdülkādir, Fethullah, Malatya Mutasarrıfı Bedirhânî Halil Beyin oğlu Âsaf Emin Âlî, yüzbaşılıkdan müsta’fi Bâkī Beyler ve Hamdi Paşa ve sâir birçok zevât hâzır bulunmuşlardır.

Seyyid Abdülkādir Bey mevqi’-i hitâbete çıkarak [İttihadcılar mevqi’-i iktidâra geliyorlar. Bu tahakkuk etdiği anda Kürd âmâline nihâyet vermek lâzımdır. Buna mahal bırakmakdan ve İttihadcıları mevqi’-i iktidarda görmekden ise buraların İngilizler tarafından işgālini görmek evlâdır ve böyle olmalıdır. Çünki İngilizler Kürdistân’a istiklâl va’d etmişlerdir. Bunun içün Kürdistân’daki propagandaya keremî vermeli de Kürdler’in Mustafa Kemâl Paşa tarafından zehirlenmemelerini te’min etmelidir.]

Malatya mutasarrıf-ı sâbıkı Bedirhan Halil Bey buradan gönderilen üç arkadaş ile [ki, birisi Başkal’alı Hıfzullah Beyin oğlu Abdurrahman Beydir] Dersim’e gitdiklerini telgrafla bildirmişlerdir. Buradan da başka adamlar göndermek lâzımdır ilâ âhir… tarzında bir nutuk îrâd etmişdir. Nutkun hitâmında Şerif Paşa’dan gelen ve meâli [Olmaya ki, Türkler’le birleşmeyesiniz. Ben burada Kürdler’in ayrılmasını te’min etdim.] tarzında olan mektubu okumuşlardır. Ba’dehû Vanlı Bedîüzzamân Sa’îd-i Kürdî mevqi’-i hitâbete çıkarak Seyyid Abdülkādir’i ve kendisiyle hemfikir olanları tel’in etmiş ve [İttihadcılar mevqi’-i iktidâra gelmesin diye Memleketin İngilizlere teslim edilmesini isteyenleri Allah şöyle yapsın, böyle etsin ilâ âhir … tarzında şedîd muâhazede bulunmuştur.” (Bilal Altan, a.g.e., s.142, Belge: s. 351 / Okuma: Bilâl TUNÇ – Nahit Topaloğlu) 

12)“Anadolu Hareketi ile Ali Rıza Paşa Hükümeti arasında 20-22 Ekim 1919’da gerçekleşen Amasya Mülakatı’nın ikinci protokolünde Sivas Kongresi beyannamesi ele alınmış ve onaylanmıştır. Beyannamenin birinci maddesi, Anadolu Hareketi ile İstanbul Hükümeti’nin KTC eksenli Kürt siyasi talepleri veya bağımsızlık girşimlerinin önlenmesi karşısında ortak noktada buluştuklarını göstermektedir: “Beyân-nâmenin birinci maddesinde Devlet-i Osmaniyye’nin tasavvur ve kabul edilen hudûdu, Türk ve Kürdlerle meskûn olan arâzîyi ihtivâ eylediği ve Kürdlerin câmia-i Osmaniyye’den ayrılması imkânsızlığı izâh edildikten sonra bu hudûdun en asgarî bir taleb olmak üzere te’mîn-i istihsâli lüzûmu müştereken kabul edildi.”” (Bilal Altan, a.g.e., s. 143)

13)“Ermeni tezleri KTC’de bir rahatsızlık oluşturmuşsa da 20 Kasım 1919’da, Paris’te Şerif Paşa ile Bogos Nubar Paşa arasında bir tür ittifakı öngören Kürt/Ermeni Antlaşması imzalanmıştır.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 113)

“Ortak muhtıra, Said-i Kürdî tarafından eleştirilmektedir. Tasvir-i Efkâr, “Kürdler ve İslâmiyyet”, 29 Şubat 1920; “Vatan-ı İslâm’ın İftirâkına Çalışanlar Meyanında Acaba Seyyid Abdülkadir Efendi de Varmı?”, Sebîl’ür-Reşâd, 4 Mart 1920.” (a.g.e., s. 115) [Ayrıca bknz: 22 Şubat 1920 târihli “İkdâm”, “Vakit” ve “Tasvîr-i Efkâr” (B. Tunç)]

14)“Said-i Kürdî, Tasvir-i Efkâr’a verdiği bir beyanatta, Kürtlerin ırki kökeni mevzusunda farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Ona göre köken mevzusu tarihe aittir ve Ermenilerle aynı ırktan bulunup bulunmadıkları sorunu Kürtleri bağlamamaktadır. Bununla beraber Kürtlerin Arap kavm-i necibi ile ırken alakadar bulunduğu tarihi bir gerçekliktir.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 204)

15)“Kürtlerin dini inanç ve tutumlarına ilişkin Said-i Kürdî’ye göre; Kürtler, her şeyden evvel Müslüman kimliğine haizdir. Hakiki Müslümanlardan olan Kürtlerin din inancı oldukça sağlam ve hatta taassup derecesindedir. Kürtlerin asıl ve nesepleri ne olursa olsun İslam’dan iftiraka vicdan-ı millileri asla müsait değildir.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 208)

16)“Said-i Kürdî, Hizan sadatından İhtiyat binbaşısı Mehmed Sadık ve sadattan Da’vâ Vekîli Ahmed Arif, kimi gazete idarehanelerine müracaatla Şerif Paşa’nın itilafının bütün Kürt milletine izafe edilemeyeceğini ve Şerif Paşa’nın böyle bir itilaf akdine yetkili olmadığından bahisle şu açıklamada bulunmuşlardır: “Dört buçuk asırdan beri vahdet-i İslâmiyye’nin fedâkâr ve cesur ve hâdim taraftarları olarak yaşamış ve dîn-i an’anesine sadâkati gaye-i hayât bilmiş olan Kürdler, henüz beş yüz bine karîb şühedâsının kanı kurumadan, şişlere geçirilen yetimlerinin, gözleri oyulan ihtiyarlarının hatıralarını teessürle anarken, İslâmiyyet’in zararına olarak târihi ve hayâti düşmanlarıyla itilâf akdetmek sûretiyle selâmet-i dîniyyeleri hilâfında iftirâkcûyâne âmâl tâkip edemezler. Binaen aleyh Kürd vicdan-ı milliyyesinin bu tarz tahassüsüne mugayir hareket eden zevâtı da tanımazlar ve yegâne emelleri de vahdet-i dîni ve millilerini muhâfaza olduğundan keyfiyyetin îzâhına delâlet buyurulmasını muhterem gazetenizden istirhâm eyleriz.”” (Bilal Altan, a.g.e., s.221)

18)“Kürdistan muhtariyeti hususunda Said-i Kürdî: “Kürdistan’a verilecek muhtâriyyetten bahsediliyor. Kürdler, ecnebî himâyesinde bir muhtâriyyeti kabul etmektense ölümü tercih ederler. Eğer Kürdlerin serbesti-i inkişâfını düşünmek lâzım gelirse bunu Bogos Nubarla Şerif Paşa değil, Devlet-i Aliyye düşünür. Hulâsa, Kürdler bu husûsta da kimsenin tavassut ve müdâhalesine muhtâc değildir.” görüşünü taşımaktadır.” (Bilal Altan, a.g.e., s.222)

19)Şerif Paşa’nın Teşebbüs-i Mâcerâperestânesine Karşı Bedîüzzamân Sa’îd-i Kürdî’nin Beyânâtı

“Âhiren şehrimize avdet eylemiş olan efâzıl-ı ümmetden Bedîüzzamân Sa’îd-i Kürdî; Şerif Paşa’nın kendi kendine Kürdlerin murahhası süsü vererek Pâris’de Bogos (?) Nubar (?) Paşa ile birlikde müstakil bir Kürdistan teşkili hakkında imza (?) eylediği mukarrarâtı (?) külliyen keenlemyekün etmekde ve Şerif Paşa’nın hiçbir vakit Kürdlerin vekâletini hâiz olmadığını ve Kürd kavminin câmia-i İslâmiyyeden ayrılmalarının imkân dâhilinde bulunmadığını beyân etmektedir.” (Tasvîr-i Efkâr, 22 Şubat 1920, sy. 2994. (Ahmed Akgündüz, Prof. Dr.; a.g.e. s. 206 Yeniyazıya çevirme, B. Tunç)

20)“KTC üyelerinden Said-i Kürdî, İslami esaslara muhalif davranan ve Kürt kulüplerinde toplanan beş on kişiden ibaret bir grubun Kürtler adına hareket edemeyeceğini, hakiki Kürtlerin kimseyi kendilerine vekil kabul etmediklerini, vekil, ve Kürtler namına söz söyleyebileceklerin ancak Meclis-i Meb’ûsân’daki mebusların olabileceğini belirtmektedir. Bkz. Tasvir-i Efkâr, “Kürdler ve İslâmiyyet”, 29 Şubat 1920.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 105, 115)  

21)“İkdâmın 11 Haziran 1920 tarihli bir haberinde: “Kürd Teâlî Cemiyeti’nin seddine hükûmetçe karar verilmiştir.” denilmekte, fakat kapatılma gerekçesine ve tarihine yer verilmemektedir. Eğer hükümet böyle bir karar almışsa, KTC’nin 1920 yılı Haziran ayı başlarında resmen kapatılmış olduğu söylenebilir.” (Bilal Altan, a.g.e., s. 210)   

22)Şeyh Sa‘îd Hâdisesi ile ilgisi olmadığına dâir Van Vâlisinin Raporu: 18 Mart 1925 (Ahmed Akgündüz, Prof. Dr.; a.g.e. s.568)

23)19 Mayıs 1925 târîhinde İstiklâl Mahkemesi Müddeiumûmîsi Ali Sâib Bey ile, sorgulama tutanaklarında KTC üyesi olduğu iddiâ edilen [Seyyid Mehmed, Seyyid Abdülkādir‘in oğlu] Mehmed arasındaki konuşmalarında Bedîüzzamân’la alâkalı kısım:

“(…)

– 3 numaralı a’zânız Bedîüzzamân ne meslekde idi?

– Mütedeyyindir, ulemâdandır. Onun için istiklâl tarafdârı değildir.”

(Vakit Gazetesi, 19 Mayıs 1925, s. 2. Ahmed Akgündüz, Prof. Dr.; a.g.e. s.190)

 

TEŞEKKÜR

Bu derlemenin hazırlanmasında çok istifâde ettiğim “Kürdistan Teâlî Cemiyeti: Kuruluş, Amaç ve Faaliyetler” adlı doktora tezi sâhibi Bilal ALTAN, dev-âsâ belge kaynağı “Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzamân Saîd Nursî ve İlmî Şahsiyeti” adlı çalışması için Ahmed AKGÜNDÜZ, konu ile ilgili belgelere ulaşmamda yardımlarını esirgemeyen Orhan DİNDAR, Osmanlıca okumalarımda yardımcı olan Nahit TOPALOĞLU beyefendilere minnet ve şükranlarımla..

                      B. TUNÇ

 

 

Bir yanıt yazın